28 Nisan 2010 Çarşamba

Hollanda günlükleri - 4



Yine tartı ile başlayayım... Durum kötü :( Acil önlem almam lazım. Yemekten çok kesemiyorum, sebze yok, sürekli dışardayız... Yürüyüşe güveniyorum ama görünen o ki o da çok işe yaramıyor. Dün Sabah 2 dilim ekmekli, peynirli ve fıstık ezmeli bir kahvaltıdan sonra evden cıktık. Dışarda bir latte. Sonra arada bir yerde karamelli tarçınlı hollanda waffle'i. Akabinde bir küçük hot dog. Sonra yine bir latte. Akşam açık büfe asya mutfağı. Çok çok yemek ve 2 kadeh şarap...

Tartıyı getirmem iyi olmuş. Yürüyüşler sayesinde kendimi hantallaşmış hissetmiyorum, böylece kilo verdiğimi sanıyorum... Tartıya çıkınca gerçekle yüzleşiyorum.

Gelelim neler yaptığımıza...

Dün neler yaptık?

Dün daha teyzem uyurken evden çıktık. Niyetimiz yarım günlük bir şehir turuna katılmak. Şehre inince önce ayılalım dedik, güzel bir kahve içtik... sonra turun olduğu yere gittik. Önce otobüs turu, sonra Van Gogh müzesi, sonra kanal turu. Aslında yaptıkları şey sadece bunlar için indirimli bilet sağlamak, yoksa rehberli bir tur değil bu. Sadece otobüs turu...

Otobüse bindik, hostesimiz ingilizce kendini tanıştırdı, sonra da şoförü... Kiraz ve Özkan! Hollanda'nın belli yerlerinden geçerek çooook ilginç (!) bir yere gittik. Elmas fabrikası!!!

Burada yaklaşık 3 dakika pırlanta nasıl yapilir vs anlattıktan sonra yaklaşık 25 dakika yaptıklarını satmaya çalıştılar. Sonra da yaklaşık 25 dakika otobüsü bekledik. Gerçi otobüs yolculuğu iyiydi. Kulaklıkla Türkçe dinleyebiliyordun turu... Ama kısaydı... Benim beklediğim bi 1 saat dolaşmasıydı...
Oradan çıkınca yahudi mahallelerinden geçerek Van Gogh müzesine gittik, orada indik... Müzeyi gezdik uzun uzun. Sanattan resimden anlayan biri değilim. Sanat bana bi gömlek büyük sanırım. Ama buradan çok keyif aldım... Ha bakmayın müze aktif olarak 2 kat. Bi iki kat daha olsaydı böyle der miydim bilmiyorum ama Van Gogh tam benlikmiş boyut olarak. Aşağıda hoş bir de cafesi vardı. Orada yemek yenebilir diye düşündük ama saat 2'i geçmişti. Ve biz akşam 5'de yemek yiyecektik. (kuzenin akşam 6.30'da işte olması gerekiyor)

Müzeden çıkınca bota binmemiz gerekiyordu aslında... ama baktık botun bileti 31 Aralığa kadar geçerli, onu salladık! Bugün Rikjsmuseum'a gideceğiz, ondan sonra kullanmaya karar verdik. Bu arada Brugge'e gitmemeye karar verdiğimiz için bugün de boşa çıktı :)
Ben yürüyelim diye tutturdum... Önce Hard Rock cafe civarına gittik, oradan Leidseplein 'den geçerek Dam'a yürüyorduk ki, hadi dedik Anna Frank'a gidelim. Valla ne Rijks'de ne Van Gogh'ta sıra vardı ama burada uzuuun ve zor ilerleyen bir sıra vardı. Serkan da kitabı okumamış, çok anlamsız buldu o sırayı. Bi 10 dakika bekledik, baktık ilerlemiyor, ayrıldık. Yine istikamet Dam. Giderken bir yerde oturduk, kanallardan birinde... Kahvemizi içtik.
Akşam başka bir semte yemek için gidecektik. Teyzem bizim elimize yazıp verdi 14 nol'lu şu trene bin, şu durakta in diye. Önce durağı tespit edelim, binme zamanımız geldiğinde aranmayalım dedik. Gittik durağı bulmaya. Yürü yürü aaa yine Anna Frank'ın oraya çıktık! Veee bu sefer sıra yok! Tramvay'a binmemize 40 dakika var. Hemen girdik içerik. Bir güzel de orayı gezdik.
Sonra bindik tramvaya. Elimizde strip (sanırım!) biletler var. Bu uzun bir kağıt. Gideceğin durağı söylüyorsun, adam ne kadarlığa denk geliyorsa oraya bir damga basıyorlar. Biz bindik kondüktör yok trende.. Bizimle birlikte bir de Türbanlı bir kız bindi. Bu arada genelde Hollandalılar Akbil gibi basıp okuttukları birşey kullanıyorlar. Türbanlı kızın da elinden bizimki gibi bilet var. Omuz silkti kız geçti oturdu. Dedik neyse kondüktör gelince basılıyor herhalde. Meğer bi makinesi varmış, oradan basmak gerekiyormuş. Biz bunu inerken fark ettiğimiz için kaçak yolculuk yapmış olduk. Bütün akşam da teyzemlerin buradaki türkler böyle zaten, bak geldiler 3 günde böyle oldular diye dalga geçip durular.
Neyse gittik susiler, woklar, tatlılar, balıklar, valla hepsini götürdük. Oradan çıktık, yarı yarıya yürüyerek sonra da tramvayla evimize döndük.
5 Zarla oynanan keyifli bir Hollanda oyunu varmış, waffle'larımızı yiyerek onu oynadık.
Bu post resimsiz oldu, zaten bir yandan teyzemle muhabbet ettim bi yandan yazdım...

27 Nisan 2010 Salı

Hollanda Günlüğü - 3


Dün süper düper şahane bir gündü. Bugün çok vaktim yok, çok yazamayacağım. Müzeler, kanal turları vs bizi bekler...

Sabah 70.8 cıktım. Dünden 600 gr fazla. Beklediğimiz bir sonuçtu. Bugün bütün gün dışardayız. Bira içmeyeceğim. Şarap 1 kadeh olabilir. Aksam uzakdoğu yemekleri yapan açık büfe bir yere gideceğiz, orada da mümkün olduğunca sebze vs seçeceğim. Öğlen dışardayız, en hafif ne yiyebilirim bilmiyorum ama yarın bu kilo biraz inmiş olacak.

Dün ne yaptık?

Çok özet olarak...

Volendam'a gittik. Çok güzel bir balıkçı kasabası. Kasaba diyorum ama aslında şehir. İç denizin kenarında... Deniz havası aldık, dolaştık, balık yedik, kahve içtik, kostümlü fotoğraflar çektirdik.

Oradan şehire döndük. Kuzen bizi şehirde indirdi. İlk defa Amsterdam sokaklarında yalnız takıldık. En önemli misyonumuz kocama wii oyunu almak olduğu için önce onu hallettik. Sonra Dam meydanındaki dönme dolaba bindik. Şehiri havadan görelim diye. İnince biraz oralarda takıldık. Guinness yazan bir Irish Pub bulduk, orada oturup biraları hüplettik. Sonra yine meydanlarda dolanıp Red Light'a gittik, ama henüz erkendi, biraz dolanıp başka bir bara oturduk. Brugge programı için turizm firmaları ile konuştuk. Muhtemelen yarın oraya gideceğiz.

Yeniden red light... Merkez istasyonda teyzemin evine giden tramwayı arama... Ve ev...

25 Nisan 2010 Pazar

Hollanda Günlükleri - Gün 2


Dün değişik bir gündü... Yine turist değildik :) Ama bugün pazartesi, önce kilomdan başlayayım... Yine 70.2... Yarın artmış olacağımı düşünüyorum, bugün dikkat etsem iyi olacak. Ama bugün Volendam'a gidiyoruz, bir balıkçı kasabasına... Çok dikkat edebilir miyim bilmiyorum. Dün kahvaltıyı evde yaptık. Hollanda peynirleriyle ama Türk usulu. Oradan gittiğimiz maçta (detayları aşağıda) bir patates kızartması aldık, 2 kişi yedik. Yanında da bira tabi. Sonra bol mayonez ketçaplı bir hot dog, ve sonra akşam evde kızarmış balıklar, kalamarlar, 2 duble rakı... Aralarda da 2-3 kurabiye cinsi biseyler... Haaa sonra bir bira da play station partisinde var!

Dün neler yaptık?


Kuzenim, burada bir takımda oynuyor. Bir yandan da aynı kulüpte çocukları çalıştırıyor, bir antrenörlük kursuna gidiyor vs. Dolayısıyla pazar günleri burada onun için futbol günü. Serkan da bavulları hazırlarken bana krampon koy, forma koy falan demişti de ben pek sallamamıştım. Ama kuzen, gerekli aranjmanları yapmış, kulübün başkanı vs ile konuşmuş, serkan'ı takıma aldırdı. Kendi evlerinde oldukları için pek lisans falan sormuyorlarmış, bizimki de aradan kaynadı... Teyzemle biz de çimlere yayılıp onların maçını izledik. Epey bi nizami oynuyorlar, 90 dakika falan. Serkan 20-25 dakka oynadı ama bayıldı kaldı :)

Neyse ki şampiyonluk maçına çıkmış diğer takımı sevdik, maç iyice keyifli oldu. Bu foto da bizim takım kutlamaları kabul ederken :) Kulüpte biraz takılıp biralarımızı içtik...

Sonra Faslı bir balıkçıya gidip akşam yemeğimizi sipariş ettik. Bir dolu kalamar, karides, hamsi, hollanda balıkları vs... Oradan da Angaraliyiz ya, ver elini İkea ve Media Markt.. Erkeklerle önce İkea'ya gittik, birer sosisli yedik, sonra onlar bizi orada bırakıp elektronik şeylerin fiyatını karşılaştırmaya gittiler !

Aradan iki saat geçip de telefon tacizleri bitmeyince mecburen bizi almaya gelen beylere katıldık. İstikamet ev! Kuzen pişen balıklarımızı almaya gitti, biz sofrayı hazırladık. Serkan tabi ki oturup ajax maçını seyretti.

Sonra misss gibi bir yemek... Yanında TR'den gelen rakılar, TV'de türk müzik kanalı. Masada karadeniz hamsisi var düşünün. İnsan valla unutuyor Hollanda'da olduğunu.

Ben baygın bakmaya başlamıştım ki, hadi dediler Çağların evine... Play station partisi var! Kuzenin evi yakın, yürüyerek gittik. Serkanla çağlar PS takılırken ben yine sızmışım tabi. Serkan 9-1 yenilince parti bitti, beni uyandırdılar, eve geri döndük... Resim kuzene yürürken elimizdeki boş şişelerle şaklabanlık yaparken...

Bu arada hava şahane! Dün sahada t-shirtlerle oturduk. Akşam serinledi ama. Bugün de soğuk olacakmış düne göre... Ama yine de şanslı olduğumuzu söylüyor herkes.

Hollanda günlüğü

Buranın saati ile sabah 6.30... Kalktım, yeni aldığım tartıya gittim, tartıldım, kahvenin suyunu koydum o kaynarken buraya yazayım dedim... Rejim yazısından ziyade Hollanda günlüğü olacak bu... Ama yine de kilomu buradaki tartıya göre not düşeyim. 70.2...

Burada hem turistiz hem değiliz. Yanımızda burada yaşayan rehberler olunca pek turist gibi hissetmiyoruz kendimizi. Mesela normal şartlarda cumartesi gecesi TR'den ilk defa Hollandaya gelen birileri ne yapar?
Biz evde bira falan içip Beşiktaş-Sivas maçının özetini izledik. Zira teyzemler dedi ki "bugün cumartesi bi dolu sarhoş turist olur ortalarda rahat edemeyiz, hafta içi red light'a falan gidelim"... Ya da pazar sabahı için planımız şöyle. Kuzenimin oynadığı ligte maçı var 12'de. Eşime de takım forması, ayakkabı, tekmelik vs ayarladı. Bugün maç yapacaklar. Haaa oynadıkları takımdakilerin de hepsi Türk. Akşam da faslı bir balıkçının pişirdiği balıkları evde Yeşil Efe eşliğinde gümleteceğiz. Ya da birşey alacak oluyoruz, aman delimisiniz be bunlar turistler için diyorlar :)

8 gün kalacağız burada. Bir gününde Volendam'a bir gününde Brugge'e gideceğiz. Bir gün kraliçenin doğumgünü. Orada sabahtan ikinci el satışı yapıp öğleden sonra takılacakmışız sağda solda... Turuncular içinde... Geri kalan günlerde Amsterdam'dayız.

Dün neler yaptık?

Havalanından 6.30 gibi çıktık. Eve geldik, sohbet kahvaltı vs. 9 gibi biraz uyuyalım dedik, ama ben gün bitiyor diye 12'de diktim kocamı ve bizi karşılayabilmek için 4'de işten çıkıp bir daha uyumadan havaalanına gelen kuzenimi. Çıkıp bir tramvaya atlayıp, Müze Meydanında (museumplein) indik. Kuzen, Van Gogh müzesine girmek için bekleyenleri görüp dalga geçti. Tüm müze girişleri hafta içine ertelendi. Hafta sonu İngiltereden vs çok gelen oluyormuş, ve aslında haftasonu gezmek için pek uygun zamanlar değilmiş. Tadını çıkarmak istiyorsak hafta içi gitmek gerekiyormuş. Ya da bizi yedi, bilmiyorum...

Albert cuypmarkt'a gittik. Burası uluslararası bir pazar. Bir sokağin iki yanına tezgahlar kurulmuş. Sebze-meyveden, giyim kuşama, yerel şeylerden yiyecek içeceklere kadar bir dolu şey var.

Pazarda haring (ekmek içinde soğan, turşu ile sunulmuş çiğ balık) ve lumpia yedik. (vietnam sigara böreği. Derin yağda kızarmış böreklerin içinde sebze var, çin böreğini andırıyor. Acılı bir sosla yeniyor. Bunda 1 börek alıp Serkan'la paylaştık). Foto Haring'çinin önünde...

Dönüşte Heineken Experence'ın oradan geçtik. İçine girmedik, kapısında falan sanki girmişiz gibi fotoğraf çektirdik. (Burası bir bira fabrikası, İrlanda'da Guinness'inkine gitmiştik. ) noradan bir yerde oturup kahve içtik. Hava esmediği zaman çok güzel. Kahve için oturduğumuz yerde güneş vuruyordu, dışarda t-shirtle oturduk.



Oradan bana sarı laleler almaya çiçek pazarına gittik. Açıkçası orayı hiiiiç öyle beklemiyordum. Blogta daha önce bir çiçek resmi koymuştum. Onun gibi sağlı sollu bin tane tezgah bekliyordum. Ama sadece lale doğanları vardı, hiç açmış çiçek göremedik. Tam da lale zamanı halbuki... Mazhar nereden almış ki Biricik'e laleleri?



Bir dolu yer yürüdük. Kanalların üzerinde gezip durduk. Rembrant Meydanına gidip, usulden olduğu üzere fotoğraf çektirdik. Amsterdam resimleri satılıyordu. Acaip güzel renklerde... Paraya kıyıp alamadım. danesine 15 Euro dediler. Ama aklım kaldı, gidip alabilirim. Tuschinski Sineması'na girmemiz önceden tembihlendiği halde unutmuşuz, girmedik. Başka bir gittiğimize kaldı. Buradaki bir smart shop'tan lolipop aldık! Smart shop kafa yapıcı maddelerin satıldığı dükkanlar. Hafif uyuşturucu türlerini buradan atıyorlar. Coffee shopların aksine burada birşey içemiyorsunuz, alıp gidiyorsunuz. Adamla kuzenin uzun mülakatları sonucu adam bize lolipop verdi. Haşhaşlı...

Oradan muhtelif yerlerde yürüdük. Açıkcası oralar nerelerdi bilmiyorum. Zaten bu yazıyı da google ve haritalar yardımı ile yazıyorum :) Nihayetinde Dam meydanına çıktık. Orada bir burger'a girdik. Ben 4 tane acılı peynir topu yedim. Yine derin yağda kızartılmış. Yine kanalların üzerinden yürüyerek bir bara gittik.

Burada test için 3 küçük bira isteyebiliyorsunuz. biz 3 kişi olduğumuzdan toplam 9 tane değişik küçük biramız oldu. Döndüre döndüre içtik. Sevdiklerimizi not ettik.

Sonra kanalın yanına atılmış masalardan birine oturduk. Bir bira da orada içtik. Bir milyon tane gay vardı, onları izledik. Bir ara yanımızdan beerbike diye birşey geçti. 22 kişilik bir bisiklet. Ya da tekerlekli masa diyelim. Amcalar bir yandan içip bir yandan pedal çeviriyorlar. Ve hatta şarkı söylüyorlar.

Ben barda tuvalete girmeyi unuttuğum için alışveriş merkezinde tuvalet aradık. O arada mango, lacoste gibi markaların fiyatlarına baktık. TR ile aynı. Teyzemle buluştuk. Dam civarında bir Arjantin Restaurantı bulup oturduk, bir yemek yedik. Yine dolana dolana döndük, tramvaya.

Yukarıda dediğim gibi daha fazla gezmek istemedi bizim yerliler. Tramvaya bindik, bir baktım yan koltukta üniversiteden arkadaş... Naber nedir vs vs konuşurken, bak dedi kimler var. Başka tanıdıklar... Komik oldu. Amsterdam cidden küçük yermiş.

Akşam evde maç özeti, bira, haşhaşlı çay derken ben sızdım gittim tabi . Sabahın 6.30'unda kalkıp, tam 1 saatte anca bu yazıyı yazdım.

23 Nisan 2010 Cuma

Tartı


Biliyorum ki Amsterdam'da ölçüyü kaçıracağım. Balayında da öyle olmuştu. Şu anda evlendiğimiz günkü kiloya inmeme 3,5 kilo var ama balayından döndüğüm kilodayım :)) Hergün tartılmazsam rejimdeki hatalarımı hemen telafi edemiyorum.

Bu yüzden, amsterdama götürmek için bir digital tartı aldım :)))) Bavulun yarisini kaplıyor ama olsun. Dönüşte ya orada bırakırım ya da getiririm bilmiyorum. Nasılsa 20 lira bisey. Sinbo'nun tartısı. Benimki ile aynı tartmasa bile, aralardaki farkı ölçerim diye düşündüm.
Kocam bana deliymişim gibi baktı. Ama aslında onun da sabahları ilk işi tartılmak.

Tarihçe
O da bugün itibari ile 6,5 kilo vermiş durumda. 97,5 oldu. 104 ile rejime başlamıştı. Biz ilk çıkmaya başladığımızda yani 3,5 sene önce 92 kilo civarındaydı. Evlendiğimizde yani yaklaşık 1 sene önce de 102 civarındaydı.

Ben ise 3,5 sene önce 82 kiloydum. Arada 62'ye indim. Yaklaşık 2 sene önce yani. Evlendiğimizde 67 idim. Evlendikten sonra en fazla 74,8 oldum. Rejime 1,5 ay önce başladık. Biraz yavaş gidiyor ama sağlam gidiyor. Şu anda 70.2 kiloyum. 4,5 kilo da ben verdim diyebiliriz.

Evimiz toplam 11 kilo hafifledi yani. Sanırım en çok araba, oturma odasındaki mor koltuk ve yatak bu işe sevinmiştir.

70.2

Bu gece gidiyoruz, dolayısı ile sabah tartılmalarım bir süre son bulacak. Gittiğim yer de tartı varsa tartılacağım...

acaip bir tatlı isteğim var. Sabah daha kahvaltı etmeden İrlanda'dan getirdiğimiz irish coffee aromalı karamelli şekerlemelerden yedim 3 tane. Bugünün geri kalanında normalde olduğundan daha fazla dikkat etmem gerekecek.

22 Nisan 2010 Perşembe

yazamadım

kaç gündür yazacam yazamadım. Rejimi biraktiğimdan değil, işlerin yoğunluğundan. Akşamları yazmaya halim kalmıyor.

Son 3 gündür 70.5 - 70.6 civarında dolaşıyorum. Salı günü yazamadığım için bu yazıyı kesin sonuç kabul edebiliriz. Yarın gece Hollandaya gidiyorum. En fazla 71 dönmem için elimden geleni yapacağım.

1 hafta yokuuuummmm...

19 Nisan 2010 Pazartesi

yeni hafta... 6 mı oldu?

Evet şimdi takvimden saydım, 6. hafta bugün itibari ile resmen başladı. Kilomu yazmıyorum, daha önce aldığım karara istinaden salı günleri yazacağım. Ama pek iç açıcı değil.




Sabah --> 15 gr kaşar, domates, salatalık, 3 zeytin, 50 gr ekmek, 1 tk reçel, 10 fındık
Ara --> 4 klasik etiform, 2 tepeleme kaşık süzme yoüurt
Ara --> 1/2 muz
Öğlen --> 50 gr ekmek, 120 gr et, 1 salatalık
Ara --> 1 avuç leblebi





Ben bu yemekleri yerken eşime de benzerini hazırlıyorum. Ofiste yerinde değilse, ara öğün saatleri geldikçe masasına bırakıyorum. O geldiğinde yiyor. Geçen dalmışım işe, vermedim ara öğünü. Öğlene doğru geldi yanıma "ara öğünde ne var ben meyve suyuyla doymadım" dedi. "Meyve suyu nerden çıktı" dedim. Meğer biri masasına koymuş, o da ben ara öğün diye koydum zannedip içmiş. Vişne suyuymuş ve o hiç vişne suyu sevmezmiş, içmesi gerektiğini sandığı için içmiş :))) Çok bozuldu benim koymadığımı öğrenince.

Bu arada biz hiç meyve suyu içmedik rejim süresince, en fazla şalgam suyu, o da 100 ml'sinde 3 kalori var ve içinde şeker yok diye :)

Foto, dublinde alınan 300-400 gr'ın nedeni...

18 Nisan 2010 Pazar

keyfim yok

Kilo veremediğin için mi bilmiyorum ama bu ara hiç beğenmiyorum kendimi... O kadar ki cuma günü üzerimdekileri beğenmediğim için gittim öğle tatilinde üstüme giyecek birşeyler aldım, öğleden sonrasını o yeni kıyafetlerle geçirdim. Akşam işten çıkarken yine kendimi beğenmedim, geri sabahki kıyafete döndüm.

Dün yine aynı şekilde 30 tane şey giyip çıkardım, hiç birini beğenmedim. Birşey giyip çıktım, bütün gün bisey bulsam da alsam da giysem hemen diye geçti, ve tabi şişkoluktan bulamadım.

Bu sabah 70.8 çıktım yine. 1 ay önce 74.5'tum, bu kadar mutsuz değildim kendimden... Daha doğrusu mutsuzdum kendimden de kıyafet konusu bu kadar dert olmuyordu. Sanırım o zaman zaten şişmanım ne giyecem ki özenmeme gerek yok diyordum. Şimdi zayifladiğim belli olsun şişman göstermesin vs gibi bir çaba içinde olduğumdan zorlanıyorum.

Sabahları tartılmak icin uyanıyordum son 1 aydır. Bu ara tartılmaya bile hevesim yok. Vermem yavasladığı için herhalde.

Bi karamsarım kısacası...

PS: foto, sabahki kahvaltım...

16 Nisan 2010 Cuma

gerçekten ödemmiş

az önce tartıldım. 70.8 çıktım. İrlandaya 70.5'la gitmiştim. Dün ise 71.9 çıkmıştım. Ödem olsun dualarım sonuç verdi ve gerçekten ödem çıktı :) Regl öncesi ve irlanda sonrası +300 benim için üzücü bir sonuç değil. Daha önceki rejimde 5 haftada 4,7 kilo vermişim. Bu rejimdeki hedeflerimi o zaman yaptığımın %80i olarak belirlemiştim. Yani 5 haftada 3,800 versem bile hedefi tutturmuş oluyorum. Su anda 3,700'deyim :) Haftanin bitmesine ise 3 gün var.

Dün akşam yemeği yemedim yorgunluktan ve 8.30 gibi uyudum. Biraz onun da etkisi vardır. Haftasonu her zamanki gibi cok yogun. Bu aksam ablamın doğumgununu kutluyoruz, yarın nesrin geliyor, akşam defnenin doğumgünü. Bu akşamüstü yürüyüş yapma planım var. Bakalım...

15 Nisan 2010 Perşembe

Döndüm

Ben geri geldim... Ben ve aldiğim kilolarım. Bu sabah 1,5 kilo almış gözüküyordum tartıda ama bunun doğru olmadığına inanıyorum... yani biraz cok içki içmiş, her gün 1 kruvasan yemiş olabilirim ama yine de 3 günde 1,5 kilo alacak kadar değil yahu.

Regl'e 2 gün var, ya da 1 belki de o yüzdendir.

Neyse toparlamaya çalışalım bakalım. Ama haftaya da 9 gün amsterdamdayız. Hadi hayirlisi.

12 Nisan 2010 Pazartesi

İrlanda 1. gün özeti

Dün pek dikkat etmedim rejime. 2 bira, 1/2 paket kremali biskuvi, 1/2 porsiyon tatlı vs vs...

Ama sanırım 12 kilometre civarında yürüdüm.

11 Nisan 2010 Pazar

Mola

İrlanda için uçağa binmek uzereyim. Sabah 70.5 çıktım. Daha dün 71.1dim. Dün pek bisey yemedim. Ondan herhalde. Toplam 4 kilo oldu. Umarım İrlanda yemek ve biralarında boğulmam. Perşembe gunü geri gelecegim.

8 Nisan 2010 Perşembe

25. gün

Öğle yemeğimi yaklaşık 1,5 saat önce yedim. Acaip midem bulanıyor şu anda. Neden olduğunu bilmiyorum, bi ihtimal yoğurttan.

Sabah --> 2 kuru incir, 1 tk reçel, 50 gr ekmek, 8 tane cherry domates, 3 zeytin, 25 gr beyaz peynir
Ara --> 19 gr bitter çikolata, 1 muz
Öğlen --> 120 gr tavuk, 50 gr ekmek, 1 salatalık, 100 gr yoğurt

Üzerine 25 dakika yürüyüş.

Birazdan toplantılarim için cikacağım ve muhtemelen 6'a kadar dönemeyeceğim. Arada biseyler yiyebileceğimi sanmıyorum.

İrlanda vizesi çıktı kesin olarak gidiyoruz.

Sabah yine 71.1 çıktım. Neler oluyor :(

7 Nisan 2010 Çarşamba

yedim içtim

Sabah --> 52 gr ekmek, 30 gr peynir, domates, 3 ceviz, 2 zeytin, 1 tk reçel
Ara --> 100 ml kahve , 100 gr elma
Öğlen --> 45 gr ekmek, 80 gr light ton balığı, 1 salatalık
Ara --> 200 gr portakal
Ara --> 1 galeta, 1 üçgen light peynir.
Ara --> 3 etiform (öğlen 12'de yemek yiyince acıkıyorum cok, bir de bütün gün ofiste olunca sıkıldım.)
Akşam --> yarım cup bezelye, 25 gr ekmek, bol bol şahane salata... (2 domates, 1 salatalık, 1 biber, 1 kırmızı biber - aslında yememem gerekiyor- maydanoz, nane, sumak, 4 tk yağ, 2 tk nar ekşisinden mamul bu salata eşimle ikimiz tarafından tüketillmiştir.)
Gece --> 2 kuru incir.

Nedense çok şiş hissediyorum.



4. haftanın ortası

Eski kayıtları tutmam çok iyi olmuş, o zaman da benzer şekilde kilo vermekte zorlandığımı ya da ilk kaçamaklari yine bu zamanlar yaptığımı görmem moralimi düzeltiyor.

Dünkü "obey" resmi su içme, günde 20 dakika yürüme gibi kurallara uymam içindi. Rejimi teorik olarak bozmuyorum aslında. Bir tek 3-4 çatal tatlı yedim dün. Bir de meyveler falan fazla kaçıyor. Ama artık sosyal ortamlarda mevcuttakilerden kendime bir menü yaratmaya calisiyorum, o sıkıntı. Dün bir etkinlik icin Rixos'taydık. Açık büfe yemek vardı. Kendime uygun birşeyler aldım sanırım ama evde tarttığım ve pişirdiğim gibi olmuyor tabi.

Bir de haftada 1 gün poğaça yiyorum. Bir gün elimi bahane ettim, dün de erkenden otelde olma zorunluluğunu.

Sonuç kilom bu aralar aynı. 70.9 ile 71.1 arasında oynuyor. Pazar günü için hedef 70.5 olmak aslında, tam 4 kilo vermiş olmak. eski rejimdeki gibi...

İrlandaya da gidiyoruz bu arada.

Haftasonu alısveris yapayım dedim. Havamı aldım geldim. Ne 42 oluyor ne 44. Biri dar biri bol. Ya da biçimsiz diyeyim, misal bacaklar sariyor ama bel kalca bol falan gibi. Daha erkenmiş alışveriş için...

Yediklerimi yazmıyorum bir süredir. Bugünden itibaren yazacağım. Yazmak kadar güzel bir kontrol yok!.

6 Nisan 2010 Salı


5 Nisan 2010 Pazartesi

3,5 kilo

Yine tam olarak geçen rejim yaptığım kilo. Her ne kadar arada 3,7'i görsem de tarti bugün bana, 71.0 dedi, dolayısı ile 3. hafta kesin sonucu olarak 3,5 kilo kayıtlara geçsin.

Bugün öğlen dışardan yemek durumunda kaldim, akşam ise kayınvalidelerdeyiz. Üstelik gecenin 11'inde enginar yapmıştım.

Sabah --> 20 gr peynir, 3 ceviz, 1 tk reçel , (artık nutella yemeyeceğim, ona dayanamiyorum kaşıklar gittikçe tepeleme oluyor, sayılar 2'e çıkıyor) domates, 50 gr ekmek, 1 kuru incir
Ara --> 1 yağsız sütle starbucks kahvesi
Öğlen --> 1 ayran, 1/2 porsiyon tavuk ızgara, elim kadar lavaş, salata
Ara --> 1 elma

4. haftamız resmen başladı. İrlanda'ya gitmeme olasılığımız var, paskalya tatili olduğu için vize başvurusunda bulunamıyoruz! Eğer gitmezsek rejimsel açıdan sorun yok (benim hayallerim ile ilgili sorun var!) ama gidersek 4. hafta sonucunu pazar sabahı yazacağım. Ve 5. haftadan pek bir hayır beklemeyeceğim.

4 Nisan 2010 Pazar

El durumları

Rejim blogundan çok sağlık blogu oldu.

Elimin son hali için tık tık...

Sabahları şişi iniyor, akşamları artıyor. Kırmızılıklar beklendiği gibi mora dönüyor...

Dalgalandım da duruldum...

2 gündür çok değil ama düzensiz yiyorum. Ve dışardan... Hiç sebze yemedim ve hiç su içmedim. Hiç yürüyüş yapmadım. Cuma günü akşam yemeği yemedim, cumartesi günü öğle yemeği...

Cuma günü
Sabah --> Elim yüzünden poğaça yedim, kahvaltı vs hazırlayamadım.
Ara --> 1 muz, 100 gr çilek
Öğlen -->Dışarda yedim. 1 çoban salata, 1/2 cup yoğurt, 120-150 gr arası et, 2 dilim ekmek
Ara --> 1 starbucks kahvesi
Ara --> 1 muz
Akşam --> 1 salatalık, 1 kucuk elma
Gece --> 2 avuc leblebi

Cumartesi günü
Ben erken kalktım ama eşim 12.30 gibi kalktı...

Kahvaltıdan önce (10.00 gibi) --> 15 gr çikolata, 40 leblebi
Kahvaltı (13.00 gibi) --> Domates, salatalık, biber, 1 yumurta, 2 kaşık nutella, 20 gr kaşar, 50 gr ekmek, 3 ceviz
Ara --> 200 gr çilek, 1/2 portakal
Öğlen --> yok
Ara --> 2 wasa, 1 starbucks kahvesi
Akşam --> 3 dilim ekmek, salata, dana bonfile, 3 kaşık yoğurtlu mantar, 2 kaşık muhammara, 2 kaşık közlenmiş patlıcan...

Sonuç: 71.2 Cuma sabahına göre yarım kilo fazla!

Pazartesi sabahı için hedefim 70.9'du. Cuma sabahı gördüğüm 70.7 zaten biraz abartıydı. Yine de canım sıkıldı bu işe.

Acaba hafta başı hedeflerimi salıya mı ceksem. Her hafta sonu düzen değişikliğinden falan şişiyorum... Boşuna moralim bozuluyor?

2 Nisan 2010 Cuma

yanık

dün akşamüstü ofiste kaynar su ile elimi yaktım. Üzerinden 15 saatten fazla geçmesine rağmen hala buz ile dolasiyorum. Gece uyumadım gibi birşey... Elim su toplamadı neyse ki...ama şiş ve kırmızı. Buzu ayırdıktan 10 saniye sonra alev alev yanıyor. Ben de o 10 saniyelerde 1 cümle yazıyorum.sonra yine buz...

Bu koşullarda niye kendimi zorlayıp yazdığıma gelirsek...

Tartı bana 70.8 diyor! Yani eyyy Şebnem sen rejime başladığın zamandan bu zamana (2 hafta + 5 gün) 3 kilo 700 gr verdin diyor...

Onu kayıtlara geçireyim dedim.

1 Nisan 2010 Perşembe

71.3

Sabah sabah sevindim yine tartı sonucuna. 3 kiloyu "officially" geçtik bakalım. Ayın 15'inde rejime başlamıştım. Yarım ay olmuş (Aslında 17 gün...) Fena değil... Geçen sefer 16 günde 3 kilo vermişim... Şimdi 17 günde 3.2 kilo oldu.... Gerçi bizim tartıya da güven olmaz.
Eşim de 2 basamaklara düştü :)
 
eXTReMe Tracker